RR1

RR3

2 Temmuz 2014 Çarşamba

Güneş'in Sırlarını Lovejoy Kuyruklu Yıldızı Çözecek.

Bir kuyruklu yıldızın Güneş'in çok yakınından geçmesiyle elde edilen veriler, bilim adamlarına, Güneş'in daha önce hiçbir uzay aracının gidemediği bir bölgesini inceleme fırsatı verdi.
 
Lovejoy kuyruklu yıldızı, 2011 yılında büyük bir hızla Güneş'in atmosferine doğru ilerledi. Kuyruklu yıldızın Güneş'e yaklaştığı bölge, astronomide Güneş Tacı olarak adlandırılıyor.
 
Teleskoplardan elde edilen görüntüler, Lovejoy'un kuyruk bölümünün dev bir manyetik alana doğru çekildiğini gösteriyor. Bu görüntüler, bilim adamlarına, bu manyetik çekim alanını ve gücünü ilk kez inceleme fırsatı verdi.
 
Araştırma sonuçları bilim dergisi Science'da yayımlandı.
 
California'daki Lockheed Martin Gelişmiş teknolojiler Merkezi'nden Dr. Karel Schrijver "Kuyruklu yıldız, Güneş'in, bizim gözlemleyemeyeceğimiz bir bölgesine gitti. Bizim aynı bölgeye bir uzay aracı göndermemiz mümkün değil çünkü o yakınlıktaki muhteşem sıcaklık nedeniyle tüm uydularımız eriyecektir" dedi.
 
Fazla ışık yayılmaması nedeniyle o bölgede olup bitenleri görmenin de mümkün olmadığını belirten Dr. Schrijver "Lovejoy, bize, Güneş'in başka bir yolla inceleme fırsatımız olmayan atmosferine ve manyetik alanına erişim sağladı" açıklamasını yaptı.
 
Saniyede 600 kilometre hız
 
Adını kendisini keşfeden Avustralyalı bir astronomdan alan Lovejoy, 15 Aralık 2011'de Güneş'in atmosferine girdi.
 
Yapılan incelemeler sonucunda Lovejoy'un izleyeceği güzergâhı belirleyen bilim adamları, NASA'nın teknolojilerini, tüm gözlemevlerini ve uzay teleskoplarını kullanarak bu olayı kaydettiler.
 
Saniyede 600 kilometre hızla Güneş'e doğru ilerleyen Lovejoy, elde edilen görüntülerde parlak bir nokta ve onu takip eden ışıldayan bir kuyruk olarak görüldü.
 
Güneş Tacı'na yaklaştıkça, milyonlarca derece santigratlık sıcaklık değerlerine maruz kalan Lovejoy'un ışıltısının arttığı ve kuyruk kısmının hareket ettiği belirlendi.
 
Dr. Karel Schrijver, "Lovejoy'un kuyruğu, tahmin edilenin aksine, yıldızı takip etmedi. Kuyruk bölümü Güneş'in manyetik alanı tarafından çekildi ve ileri geri hareketlilik gösterdi" dedi.
 
Kuyruklu yıldızın hareketlerini değerlendiren bilim adamları, Güneş'in manyetik alanının özelliklerini ilk kez hakkında inceleme şansı buldular.
 
Güneş Tacı'nda görülen rüzgâr ve patlamalar bu manyetik alanın etkisiyle oluşuyor.
 
Parçalanmadan geçen tek kuyruklu yıldız
 
Bilim adamları, Güneş'in atmosferini ve manyetik alanını hazırladıkları bilgisayar modelleri üzerinden inceliyorlar ve Lovejoy'dan elde edilen veriler, bu çalışmaların daha doğru ve detaylı yapılmasına yardımcı oluyor.
 
Güneş'in manyetik alanına giren Lovejoy, daha önce başka hiçbir kuyruklu yıldızda görülmeyen şekilde, parçalanmadan Güneş'in diğer yanından çıkmayı başardı. Ancak iki gün sonra parçalandı.
 
Dr. Schrijver, bugüne dek yaklaşık bin altı yüz kuyruklu yıldızın incelendiğini, daha önce bu tür hiçbir gök cisminin erimeden ya da parçalanmadan Güneş'e bu kadar yakından geçmeyi başaramadığını söyledi.
 
Bilim adamları, 2013 yılı içinde, Güneş'in yakınından geçecek bir başka kuyruklu yıldızı daha inceleme fırsatı bulacaklar.
 
Büyüklüğü ve izlediği yörünge nedeniyle "Yüzyılın Kuyruklu Yıldızı" adı verilen Ison, bu yıl sonunda Dünya'ya yakın bir noktadan geçecek ve Güneş'e doğru ilerlemeye devam edecek.

Uzayda yalnız dolaşan gezegen

Hiçbir yıldıza bağlı olmadan uzayda tek başına dolaşan bir gezegen keşfedildi.

ABD 'nin Hawai eyaletinde çalışmalarını sürdüren, çeşitli ülkelerden astronomların oluşturduğu bir bilim ekibi, hiçbir yıldıza bağlı olmadan uzayda tek başına dolaşan bir gezegen keşfetti.

Gezegenin varlığı, yaydığı zayıf ve kendine özgü ısı izinin Hawai'deki Haeakala yanardağı üzerinde bulunan Pan-STARRS 1 adlı geniş alan inceleme teleskobu tarafından belirlenmesinin ardından, bölgedeki diğer teleskoplarla yapılan incelemeler sonucu ortaya çıkarıldı.

Dünya 'dan yalnızca 80 ışık yılı uzaklıkta, Jüpiter gezegeninden sadece altı kat daha büyük bir kütleye sahip, Güneş Sistemi dışındaki gezegene, PSO J318.5-22 adı verildi. Astronomlar 12 milyon yıl kadar önce oluştuğu belirlenen gezegenin, yeni oluşmuş gezegenler kategorisinde yer aldığını belirtti.

Geçen on yıl içinde bağlı bulundukları yıldızların yaydığı ışık üzerinde yol açtıkları titreme ve kısılmalara bakılarak yapılan dolaylı incelemeler sonucu Güneş Sistemi dışında yer alan bine yakın gezegen bulundu. Ancak, tamamı, 200 milyon yıldan daha küçük yaştaki genç yıldızların etrafında bulunan bu gezegenlerden sadece çok az bir kısmı doğrudan görüntülenebildi.

PSO J318.5-22'nin uzayda serbestçe dolaşan nesneler içinde bilinen en düşük kütleye sahip cisim olduğunu belirten astronomlar, doğrudan görüntülenen Güneş Sistemi dışındaki gezegenlere benzer kütle, renk ve enerji üretimine sahip olmasının bu gezegenin en önemli özelliğini oluşturduğuna işaret etti.

Keşfedilen yeni gezegene ilişkin bilgiler, Astrophysical Journal Letters adlı bilimsel dergide yayımlandı.

Gezegeni keşfeden bilim ekibinin başkanı, Hawai Üniversitesi'ne bağlı Astronomi Enstitüsü'nde görevli Dr. Michael Liu, "Uzayda serbestçe yüzen buna benzer bir nesneyi daha önce hiç görmemiştik. PSO J318.5-22 yıldızlar etrafında dönen genç gezegenlerin tüm özelliklerini taşıyor, ancak yavaş yavaş tek başına hareket ediyor. Her zaman uzayda tek başına dolaşan böyle nesnelerin bulunup bulunmadığını merak ederdim. Şimdiyse bulunduklarını biliyoruz" dedi.

Dergide yayımlanan bilimsel çalışmanın yazı heyetinde yeralan, Almanya'daki Max Planck Astronomi Enstitüsü'den Dr. Niall Deacon , bağlı bulundukları yıldızlara çok yakın olmaları nedeniyle doğrudan görüntülenen gezegenler üzerinde çalışma yapmanın çok zor olduğuna işaret etti. Ancak bağlı bulunduğu bir yıldızın olmamasının, yeni keşfedilen gezegen üzerinde bilimsel çalışma yapmayı çok kolaylaştırdığını belirten Deacon, "PSO J318.5-22, Jüpiter gibi gaz devi gezegenlerin oluşmalarının hemen ardından, bu gezegenlerin iç işleyiş mekanizmalarının incelenmesi açısından harikulade bir işlev görecek" dedi. 

Dış uzaydan gelen nötrinolar bulundu !

Bilim insanları, Güney Kutbu'nda dış uzaydan gelen ve evrenin oluşumuna ilişkin önemli bilgiler sağlayacak çok sayıda nötrino buldu.

Antarktika'daki IceCube Teleskop Laboratuvarı'nda görevli araştırmacılar, bir kilometre küplük buzun içinde buldukları 28 atom altı parçacığının Güneş Sistemi'nin, hatta Güneş Sistemi'nin de içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi'nin dışından geldiğini söyledi.

ABD 'deki Wisconsin Üniversitesi'nden bir grup araştırmacı, "Işık hızına yakın hıza sahip, elektriksel yükü sıfır ve maddelerin içinden neredeyse hiç etkileşmeden geçebilen temel parçacıklar" olarak tanımlanan nötrinoların kara delikler, titreyen yıldızlar ve atomaltı parçacıklar yayan gökcisimlerinin gizemlerinin çözülmesine yardımcı olabileceğini kaydetti.

Ice Cube araştırmacılarından Francis Halzen, atomaltı parçacıklarını "Güneş Sistemimizin dışından gelen ilk yüksek enerjili nötrinolar" olarak tanımladı. 

Yıldızlar arası nötrinolara, Dünya üzerinde daha önce sadece bir kez rastlanmıştı. Bilim adamları, 1987 yılında bir süpernovadan Dünya'ya ulaşan parçacıkları gözlemlemişti. O günden bu yana Güneş ya da Dünya'nın kenti atmosferinden kaynaklanmayan atomaltı parçacıkların bulunması için çalışmalar sürüyordu.

Halzen, Antarktika'da bulunan parçacıkların 1987'de Büyük Macellan Bulutu'ndaki süpernovadan gelen nötrinolardan 1 milyon kez daha fazla enerjiye sahip olduğunu belirtti.

Ice Cube araştırmacılarından Naoko Kurahashi-Neilson, "Çalışmamız, halihazırda dünyadaki en önemli parçacık fiziği projesi. Gelecek 10 yıl içinde toplayacağımız veriler, enerjinin kaynağını ortaya çıkarmamızı sağlayacak" dedi.

Antarktika'daki Amundsen-Scott Güney Kutbu İstasyonu'na inşa edilen IceCube Nötrino Dedektörü, Güneş Sistemi dışından gelen nötrinolar ile Güneş ve Dünya'nın atmosferlerinden yayılan nötrinoları birbirinden ayırıyor. Araştırmacılar, atomaltı parçacıklarının Dünya'dan milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki astrofiziksel fenomenler hakkında bilgi verebileceğine inanıyor.

Astronomi biliminde yeni bir çağın başlangıcı olarak nitelenen keşif, Science dergisinde yayımlandı.

Kanada'da meteor yağmuru

Kanada'nın doğu eyaletleri iki gündür meteor yağmuru altında.


HALİFAX - Kanada 'nın doğu eyaletleri Nova Scotia, New Brunswick, Prince Edward Island ve Quebec'in bazı bölgelerinde iki gündür meteor yağmuru gözleniyor.

Halifax'taki Saint Mary's Üniversitesi astronomi uzmanlarından David Lane, bölgede dünden beri aralıklarla gözlenen gök cisimlerinin, ateş topları ya da atmosfere girdiklerinde yanmaya başlayan meteorlar olduğunu söyledi.

Nova Scotia eyaleti ve kırsalından 24 saat canlı görüntü veren www.novascotiawebcams.com isimli sitenin kameraları tarafından da görüntülenen ateş topları, şu ana dek herhangi bir can kaybı ya da zarara neden olmadı. (aa)

Çin dünyanın en büyük teleskopu için düğmeye bastı

Çin, 30 futbol sahası büyüklüğünde dünyanın en büyük teleskopunu kuruyor.

Ülkenin güneybatısındaki Guizhou eyaletinin Pingtang kasabasında yapımı 5 yıldır devam eden söz konusu radyo teleskopun 2016 yılında bitirileceği kaydedildi. Beş yüz metrelik Diyafram Küresel Teleskop’un (FAST), 5 bin 600 ton çelikten oval kirişi var.
Proje için ayrılan miktar ise 107,9 milyon dolar. FAST’ın bin ışık yılı ötedeki iletimleri algılaması bekleniyor.
Çin ’deki teleskop, şimdiye kadar yapılmış en büyük tek yüzey radyo teleskop ünvanına sahip Porto Riko’daki Arecibo Gözlemevi’nden 3 kat daha fazla uzayı görebilme ve on kat daha hızlı gökyüzünü görme imkânı sağlayacak.
Projenin başındaki bilim insanı Nana Rendong, büyük çap ve daha yüksek doğruluk ile teleskopun, daha iyi bir şekilde daha uzağı ve loş gök cisimlerini algılayacağını belirterek, "İyi olan bir şey ise daha tuhaf astronomik fenomenleri keşfedebileceğiniz örnekleri gözlemleme imkânına sahip olacağız.’’ dedi.
Çin Ulusal Astronomi Gözlemevi baş bilim adamı Li Di ise FAST’ın, ABD Arecibo Gözlemevi’nden iki kat daha fazla gözlem hassasiyetine sahip olacağını ifade etti.

Dev gezegen bulundu !

Bilim insanları dünyadan 17 kat daha büyük bir gezegen buldu. 560 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın yörüngesinde yer alan gezegene 'Kepler-10c' adı verildi.

Yüzeyi dünyanın kabuğuna benzeyen ve gökbilimcilerin 'Mega Dünya ' dedikleri gezegenin varlığı Amerikan Astronomi Derneği'nin Boston 'daki toplantısında açıklandı. Gezegenin varlığı bilim insanları arasında şaşkınlık yarattı. Zira daha önce bazı teorisyenler, bu büyüklükte bir gezegenin kendisine çok fazla hidrojen çekeceğini ve daha çok Neptün'e ya da Jupiter'e benzeyeceğini savunuyordu. 
Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nden Prof. Dimitar Sasselov, "Süper-Dünya'dan daha büyük olan bu gezegeni tanımlamak için başka bir şey bulmalıyız, Mega-Dünya gibi" dedi. Sasselov konuşmasında "Canavar Dünya" dedi. 
Kepler-10c, Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi'ne ait Kepler telekobu tarafından keşfedildi. Teleskop, yeni dünyaları ana yıldızlarının önünden geçerken ışıktaki minik kısılmaları arayarak buluyor. Bu teknik, gezegenin çapını veriyor. 
Yeni keşfedilen gezegenin çapının 29,000 kilometre olduğu belirtiliyor. Bu, dünyanın genişliğinin iki katından daha fazla. Bu yolla, gezegenin kütlesi hakkında bilgi elde edilemiyor. Bilim insanları amaçla gezegene Kanarya Adaları'nda bulunan Telescopio Nazionale Galileo'daki Harps-North cihazıyla baktı. Cihaz, gezegenle yörüngesinde yer alan yıldızı arasındaki yerçekimi etkileşimini inceleyerek bir kütle ölçümü çıkardı. Çapla kütleyi bir arada değerlendiren uzmanlar, Kepler-10c'nin gazdan ibaret bir dünya olamayacağını belirtiyor. BBC Türkçe)

Sosyal Medya Ünlüsü Türk, Astronomi Öğretiyor

Sosyal medyada ünlenen isimlerden Efe Aydal, yeni bir çalışmayla karşımıza çıkıyor.
Youtube üstünden yaptığı eğlenceli videolarla tanınan yetenekli genç, Facebook‘ta da yorumlarıyla ilgi çekiyordu. Video kalite ve yelpazesi genişlerken, Fallout filmi gibi ilginç projeler için de uğraş vermişti. Bu sefer ise, tamamen farklı bir konuyu ele alıyor: Astronomi.
Astronomi konusu, herkesin aklını kurcalayan konulardandır. Belki kafamızı her kaldırdığımızda Astronomi’nin ana konusu gözlerimiz önüne serildiğinden, belkiyse astroloji ve mitoloji gibi konuların sık sık astronominin konularını ele almasındandır bilinmez, astronomi hem sıradan insanları, hem de bilimadamlarını çekmektedir. Galilei, Kepler, Sagan, Halley gibi bu konuyla uğraşan pek çok bilimadamının yanısıra fizik ve matematikle ilgilenen Newton, Einstein, Hawking gibi bilimadamları da astronomiyi ilgilendiren keşifler yapmışlardır. Evrensel düzeyde evrimi ve evrenin varoluş sürecini inceleyen kozmoloji gibi konular da haliyle yine astronomiyle içiçedir.

Kendisi de Ege Üniversitesi Astronomi bölümünden mezun olan Aydal, konusuna ait bilgileri “Efe ile Astronomi” serisiyle paylaşmaya başladı. Herkesin anlayabileceği dilde ve espirili bir tarzda konuyu açıklayan bu videoların ilki, “Yıldız ve Gezegenin farkı nedir?” başlığı taşıyor ve hem bu soruyu, hem de “Bu cisimler niye yuvarlaktır?” ya da “Bu cihazların boyutları arasında nasıl oranlar vardır?” gibi başka soruları da yanıtlıyor.